Ey iman edenler! İçinde alışveriş, dostluk ve şefaatin olmadığı (o dehşetli) gün gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler, zalimlerin ta kendileridir. (2/Bakara 254)"(1)
Cabir b. abdillah'tan (radıyallahu anh:) Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "Benden önce kimseye verilmeyen beş şey bana verildi: Bir aylık mesafeden (düşmana) korku vermek suretiyle bana yardım edildi. Yeryüzü bana mescid ve temiz kılındı. Ümmetimden kim herhangi bir yerde namaz vaktine denk gelirse kılsın. Bana ŞEFAAT hakkı verildi. Bir nebi kendi topluluğuna gönderilirken ben tüm insanlara gönderildim.(Buhari-Müslim)"(2)
Allah... O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Hayat sahibi ve varlığa hayat veren) El-Hayy, (var olmak için hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olan) El-Kayyûm’dur. Ne uyuklama ne de uyku tutar O’nu. Göklerde ve yerde olan her şey O’na aittir. O'nun izni olmadan kim ŞEFAAT edebilir? Onların önünde ve arkasında olanı bilir. O’nun dilediği dışında O’nun bilgisini kuşatıp (kavrayamazlar). Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. Onları (gökleri ve yeri) korumak O’na ağır gelmez. O, (zatı ve sıfatları en yüce olan) El-Aliy, (zatı ve sıfatları en büyük olan) El-Azîm’dir. (2/Bakara 255)"(3)
Hz. Enes anlatıyor: Resûlullah (asm) şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Âdem’e (as) gidip: “Evlatlarına şefaat et!” diye talepte bulunacaklar. O ise: “Benim şefaat yetkim yok. Siz ilk gönderilen Resul olan Nuh (as)’a gidin.” diyecek. (Bazı rivayetlerde Hz. Nuh zikredilmemiştir).
Bunun üzerine Hz. Nuh’a (as) gidecekler. O da : “Ben yetkili değilim! Ancak, siz İbrahim (as)’e gidin! Çünkü o Halilullah’tır.” diyecek.
İnsanlar Hz. İbrahim’e (as) gidecekler. Ancak o da: “Ben yetkili değilim! Ancak Hz. Musa (as)’ya gidin. Çünkü o kelimullah’tır.” diyecek.
Bunun üzerine insanlar Hz. Musa’ya (as) gidecekler. O da “Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa (as)’ya gidin. Çünkü O Ruhullah’tır ve onun kelimesidir!” diyecek.
Bunun üzerine ona gidecekler. O da: “Ben buna yetkili değilim. Lakin Muhammed (asm)’e gidin!” diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara: “Ben şefaate yetkiliyim!” diyeceğim. Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup Allah’ın ilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah’a hamdü senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım.
Rab Teala: “Ey Muhammed, başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!” buyuracak.
Ben de: “Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!” diyeceğim. Rab Teala: “(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa tanesi kadar iman varsa onları ateşten çıkar!” diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım!....” (Buhari, Tevhid 36, 19, 37; Müslim, İman 322)"(4)
Ahmed b. Hanbel, Cübeyr b. Mut'im'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bedevinin biri, Rasulullah (s.a.v)'a gelip şöyle dedi:
-Ya rasulallah, canlar bitkinn düştü, çoluk çocuk aç kaldı, mallar tükendi, davarlar helak oldu. Allah'tan bize yağmur yağdırmasını dile. Allah'a karşı senin şefaatini diliyoruz ve sana karşı Allah'tan şefaat diliyoruz
-Rasulallah (s.a.v) buyurdu ki: Yazıklar olsun sana. sen ne söylediğini biliyor musun?
Rasulallah (s.a.v). böyle dedikten sonra tesbih getirmeye başladı bir süre tesbih getirmeye devam etti. Ashabının yüzünden, bu duruma rahatsız olduklarını anladı. Sonra adama şöyle dedi
"Yazıklar olsun sana, yarattıklarından herhangi birine karşı Allah'ın şefaati istenilmez Allah'ın şanı bundan çok yücedir. Yazıklar olsun sana sen Allah'ın arş'ının semalar üzerinde şu şekilde olduğunu biliyormusun.? (El-Bidaye ve'n-Nihaye)"(5)
_________________________________________________________________
Görülüyor ki. Allah rasulu sallallahu aleyhi ve sellem dünyada ŞEFAAT. etmek üzerine yetkili değildir. delil ise
Yorumlar
Yorum Gönder